Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Yaygın Anksiyete Bozukluğu: Tanım, Belirtiler ve Tedavi

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB), insanların günlük yaşamlarını etkileyen, sürekli bir endişe, gerilim ve gerginlik duygusuyla karakterize edilen bir ruh sağlığı bozukluğudur.

Aşırı endişe, kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkiler ve olağan yaşam etkinliklerini sürdürmesini engelleyebilir. YAB yaşayan kişiler her durumda en kötü olasılığı düşünür, kontrolün kendi ellerinde olmadığını kabullenmekte zorlanır ve çoğu zaman olumlu ihtimalleri göz ardı eder.

Endişe genellikle sağlık, aile, para veya iş gibi konulara odaklanır. Kontrol edilemez hale gelen bu kaygı hali en az 6 ay boyunca, neredeyse her gün ve gün boyu devam eder.


Görülme Sıklığı

YAB’ın yaşam boyu görülme sıklığı yaklaşık %5–6’dır. Yani her 100 kişiden 5–6’sı hayatlarının bir döneminde bu rahatsızlığı yaşayabilir.
Ayrıca YAB, yaşlılıkta en sık görülen anksiyete bozukluğu olarak bilinir.


Belirtiler

Yaygın Anksiyete Bozukluğu’nun tipik belirtileri şunlardır:

  • Sürekli endişe ve gerginlik hissi
  • Zihinde durmadan dolaşan kötümser düşünceler
  • Kas gerginliği ve huzursuzluk
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Dikkat dağınıklığı veya uyku sorunları
  • Fiziksel şikâyetler (baş ağrısı, mide rahatsızlığı vb.)
  • Anksiyete nedeniyle belirli durumlardan veya etkinliklerden kaçınma

YAB Nasıl Gelişir?

YAB genellikle çocukluk ve genç erişkinlik döneminde başlar, sinsi ve yavaş bir seyir gösterir. Belirtiler dönemsel olarak azalabilir veya alevlenebilir. Stresli yaşam olayları olduğunda şikâyetler genellikle artar.

Hastalığın oluşumunda şu faktörler rol oynar:

  • Kalıtsal etkenler
  • Beyin kimyasındaki değişiklikler
  • Kişilik özellikleri
  • Stresli yaşam olayları

Hastalar çoğu zaman yorgunluk, gerginlik, kas ağrısı ve baş ağrısı gibi bedensel şikâyetlerle psikiyatri dışı branşlara başvurur. Bu durum, doğru tanının konmasını ve tedavinin başlamasını geciktirebilir.


Tedavi Seçenekleri

1. Psikoterapi

2. İlaç Tedavisi

  • Antidepresanlar (SSRI, SNRI grubu) sıklıkla kullanılır.

3. Doğal Yöntemler

  • Yoga, meditasyon, nefes egzersizleri gibi stres azaltıcı teknikler faydalı olabilir.

4. Yaşam Tarzı Düzenlemeleri

  • Düzenli egzersiz
  • Sağlıklı beslenme
  • Yeterli uyku
  • Stres yönetimi becerileri

Sonuç

Yaygın Anksiyete Bozukluğu, bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen bir ruh sağlığı sorunudur. Ancak doğru tanı, uygun tedavi ve destekle belirtiler kontrol altına alınabilir.

Erken tanı ve tedavi, hem semptomların azalmasına hem de daha sağlıklı bir yaşam sürmeye yardımcı olur. Her durumda, profesyonel bir sağlık uzmanına başvurmak en doğru yaklaşımdır.

Randevu Al

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Daha önce Anksiyete Bozuklukları grubunda sınıflandırılmış olan OKB (DSM-4), kökenlerinin farklılığı nedeniyle DSM-5’te bağımsız bir hastalık grubu olarak tanımlanmıştır. Her 100 kişiden yaklaşık 2-3’ünü etkiler ve genellikle 20-30 yaşları arasında başlar. Sıklıkla kronik bir seyir izler. Daha nadir olarak çocuklarda boğaz enfeksiyonunu takiben görülen tikler veya bazı beyin hasarları sonrası da ortaya çıkabilir.


Obsesyon ve Kompulsiyon

OKB iki ana bileşenden oluşur:

Obsesyon:
İstenmeden gelen, kişiye yoğun sıkıntı veren, takıntılı düşünceler. Kişi bunları mantıksız bulsa da engelleyemez.

Kompulsiyon:
Obsesyonların yarattığı sıkıntıyı azaltmak amacıyla tekrarlanan davranışlar veya zihinsel eylemler. Örnekler: aşırı el yıkama, belirli ritüelleri uygulama veya düşünceleri zihinde tekrarlama.

OKB, kişiye yoğun sıkıntı verir ve çoğunlukla depresyonla birlikte seyreder. Depresyon, baş etme kapasitesini azaltarak kısır bir döngü yaratabilir.


En Sık Görülen Türleri

  • Bulaşma / Temizlik: Aşırı el yıkama, temizlik ritüelleri
  • Emin olamama / Kontrol: Kapı, ocak, ütü gibi cihazları tekrar tekrar kontrol etme
  • Simetri / Düzen: Nesneleri simetrik hale getirme veya çizgilere basmama
  • Batıl inançlar / Uğurlu / Uğursuzluk: Takıntılı inançlara göre davranış
  • Sayma: Belirli sayıda eylemleri tekrar etme
  • Dini içerikli düşünceler: Dini inançlara ters düşen istenmeyen düşünceler
  • Cinsel içerikli düşünceler: Kişinin değer yargılarına aykırı düşünceler
  • Dokunma: Eşyaya dokunmadan işe başlayamama

Not: Bu davranışların bazılarını insanlar zaman zaman deneyimleyebilir; ancak OKB’de yoğunluk, sıklık ve günlük yaşamı bozma düzeyi hastalığın ayırt edici özelliğidir.


Hastalık Düzeyinde Belirtiler

OKB, bireyin günlük aktivitelerini aksatıyor, ruhsal olarak yorgunluk yaratıyor ve işlevselliğini azaltıyorsa hastalık düzeyinde kabul edilir. Bu durumda mutlaka profesyonel destek alınmalıdır.


Tedavi Seçenekleri

  1. Psikoterapi:
    • Orta ve hafif düzey OKB’de genellikle tek başına yeterli olur.
    • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) en etkili yöntemdir.
    • Özellikle maruz bırakma ve tepki önleme teknikleri (ERP), nüksleri azaltır.
  2. İlaç Tedavisi:
    • Ağır düzey veya başka psikiyatrik hastalık eşlik ediyorsa ilaç + psikoterapi önerilir.
    • Genellikle SSRI tipi antidepresanlar kullanılır.

Not: OKB kronik ve nüks etmeye eğilimlidir; düzenli psikoterapi nüksleri azaltır ve yaşam kalitesini artırır.

Randevu Al

Hastalık Kaygısı Bozukluğu

Hastalık Kaygısı Bozukluğu Nedir?

Hastalık Kaygısı Bozukluğu (eski adıyla Hipokondriazis veya “Hastalık Hastalığı”), kişinin bedensel belirtilerini veya olası hastalıkları aşırı ve sürekli kaygıyla yorumladığı bir ruhsal sağlık sorunudur. Son dönemlerde sağlık bilgilerine erişimin kolaylaşması ve sosyal medyanın etkisiyle, doğru bilgiye ulaşmakta zorlanan bireylerde bu kaygılar giderek artmaktadır.

Toplumda görülme sıklığı yaklaşık %4-6’dır. Ancak, özellikle Panik Bozukluk, Depresif Bozukluk, Obsesif Kompulsif Bozukluk ve Somatik Tip Hezeyanlı Bozukluklarla birlikte görüldüğünde tanı ve sıklık konusunda kesin sayılar vermek zordur.


DSM-V ve Sınıflandırma

Amerikan Psikiyatri Birliği’nin DSM-V sınıflandırmasına göre Hastalık Kaygısı Bozukluğu, Bedensel Belirti Bozuklukları başlığı altında ele alınır. Bu başlık altında başlıca alt gruplar şunlardır:

  1. Bedensel Belirti Bozukluğu
  2. Hastalık Kaygısı Bozukluğu
  3. Dönüştürme (Konversiyon) Bozukluğu
  4. Yapay Bozukluk

Hastalık Kaygısı Bozukluğu ile Bedensel Belirti Bozukluğu’nun belirti kümesi birbirine yakındır. Temel özellik, kişinin bedensel bir hastalığı olduğunu veya olacağını düşünerek yoğun kaygı yaşaması ve bu kaygının gündelik yaşamını etkilemesidir. Tetkik, tedavi ve doktor kontrolleri genellikle kısa süreli rahatlama sağlar; ancak kalıcı bir güven duygusu nadiren gelişir.


Neden Daha Sık Görülüyor?

Son yıllarda bu bozukluğun daha sık gündeme gelmesinin birkaç nedeni vardır:

  1. Bilgi bombardımanı ve güvenilirlik sorunları: İnternet, sosyal medya ve TV programları üzerinden ulaşılan bilgiler güvenilir olmayabilir. Bilimsel referansların eksik veya manipüle edilmiş olması yanlış yorumlara yol açar.
  2. Tıbbi eğitim eksikliği: Tıbbi bilgisi olmayan kişilerce verilen kısa bilgiler, kolay anlaşılır olduğu için daha inandırıcı olur.
  3. Veri yorumlama hataları: Örneğin, internetteki baş ağrısı listesinde beyin tümörleri gibi nadir nedenlerin yer alması, olasılıkların yanlış algılanmasına sebep olur.
  4. Belirtiyi tek başına değerlendirme hatası: Tanı koymak için birden fazla belirtiyi değerlendirmek gerekir; tek belirtiyle tanıya ulaşmak yanıltıcıdır.
  5. Tıbbi tedavilere yönelik çarpıtılmış algılar: Yan etki, komplikasyon ve alerji gibi bilgiler, bazı ticari ürünlerin (vitamin, takviye, bitkisel ürünler) pazarlanması için kullanılır ve modern tıbba güveni azaltabilir.

Belirtiler ve Günlük Hayata Etkisi

Hastalık Kaygısı Bozukluğu olan kişiler:

  • Sürekli bedensel sağlığıyla ilgili endişe yaşar.
  • En ufak belirtiyi abartılı şekilde yorumlar.
  • Gerekmediği halde sık sık tetkik veya doktor arayışına girer.
  • Gündelik yaşam aktiviteleri aksayabilir, iş ve sosyal yaşam olumsuz etkilenebilir.
  • Panik atak veya depresif belirtiler eşlik edebilir.

Belirtiler, ağrı, uyuşma, karıncalanma ve yanma gibi psikojenik bedensel hislerle birleştiğinde daha da yoğunlaşabilir.


Ne Yapmalı?

  1. Gereksiz tetkik ve mükerrer doktor ziyaretlerinden kaçının.
  2. Tanı koyabilmek için geniş ve güvenilir tıbbi bilgi birikiminin gerektiğini kabul edin.
  3. Tek bir belirtiyle tanı koyulamayacağını bilin; belirtiler kümesini değerlendirmek gerekir.
  4. Beyninizin olasılıkları abartma eğiliminin farkında olun; en kötü senaryoya odaklanmak yanıltıcıdır.
  5. İnternetten gelen belirsiz veya reklam amaçlı bilgilere şüpheyle yaklaşın; gerekirse aile hekimi veya profesyonel bir uzmandan doğrulama alın.

Gündelik yaşamınızı bozacak düzeyde kaygı yaşıyorsanız veya panik atak, depresif belirtiler eşlik ediyorsa mutlaka Psikiyatrist veya Klinik Psikolog gibi profesyonellere başvurmanız gerekir.

Randevu Al