Tüm yazıları Uzm. Dr. Ertuğrul Bolat

Depresif Bozukluk

Giriş

Günümüz dünyasında, teknolojik kolaylıkların artmasına rağmen insanlar giderek daha yalnız ve yabancılaşmış hissedebiliyor. Sosyal medyanın getirdiği sanal kimlikler, yoğun iş temposu, kronik stres faktörleri ve genetik yatkınlıklar, ruhsal dayanıklılığı zorlayarak depresif bozuklukların yaygınlaşmasına neden olmaktadır.

Birçok kişi, farkında olmadan mutsuzluk, isteksizlik, enerji kaybı ve kronik ağrılarla yaşamını sürdürmeye çalışır. Bu durum zamanla depresyon adı verilen psikiyatrik bozukluğun habercisi olabilir.


Depresyon Nedir?

Her üzüntü, stresli dönem veya kısa süreli mutsuzluk depresyon değildir. Ancak şu durumlar en az iki hafta boyunca hemen her gün ve günün büyük kısmında yaşanıyorsa depresyondan şüphelenmek gerekir:

  • Umutsuzluk, karamsarlık ve hayattan keyif alamama
  • Enerji kaybı, yorgunluk, isteksizlik
  • Uykuda değişiklik (aşırı uyuma ya da uykusuzluk)
  • İştah artışı veya azalması
  • Konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık
  • Sinirlilik, tahammülsüzlük
  • Bedensel ağrılar
  • Gündelik işlerde performans düşüşü (iş, okul, ev işleri vb.)

Depresyon yalnızca ruhsal bir sorun değildir; bedeni, bağışıklık sistemini ve sosyal ilişkileri de olumsuz etkileyen bütüncül bir tablodur.


Depresyonda Ne Yapabilirim?

Depresyon çözümsüz değildir. İlk adım, depresyonun şiddetini doğru değerlendirmektir.

🔹 Hafif depresyon: Yaşam tarzı değişiklikleriyle ve düzenli alışkanlıklarla düzelebilir.
🔹 Orta-şiddetli depresyon: Mutlaka profesyonel yardım (psikoterapi, gerekirse ilaç tedavisi) gerekir.

Yaşam tarzında yapılabilecekler:

  • Düzenli yürüyüş ve egzersiz (haftada en az 3 gün, 40 dk)
  • Güneş ışığından yararlanmak (günde 30–60 dk)
  • Keyif veren bir hobi edinmek
  • Günlük rutini gözden geçirip zaman yönetimi yapmak
  • Düzenli uyku ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları
  • Alkol ve keyif verici maddelerden uzak durmak
  • Negatif düşüncelerle kalmak yerine, dikkatini başka alanlara yönlendirme pratikleri

Burada en önemli nokta: Bilmekle uygulamak aynı şey değildir. Sadece “spor yapmalıyım” demek yetmez; küçük adımlarla da olsa düzenli uygulamaya başlamak gerekir.


Depresyon Tedavisi

Depresyon tedavisinde bireysel yaklaşım esastır.

  • Psikoterapi:
    • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)
    • Mindfulness (Farkındalık) temelli yaklaşımlar
    • Destekleyici psikoterapiler
  • İlaç Tedavisi:
    • Orta-şiddetli depresyonlarda antidepresanlar oldukça etkilidir.
    • Doktorunuz önerdiyse, ilaç tedavisinden kaçınmamak gerekir.
  • Diğer yöntemler:
    • Tedaviye dirençli vakalarda EKT (Elektrokonvülsif Terapi) güçlü bir seçenektir.
    • Yeni araştırmalarda transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS) tedavisi de umut vadeden alanlardır.

Depresyonun kronikleşmesini engellemek ve tekrarlamasını önlemek için tedavinin sürekliliği çok önemlidir.


Sonuç

Depresyon, sadece “mutsuzluk” değil, biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olan ciddi bir hastalıktır. Erken tanı, yaşam tarzı düzenlemeleri ve profesyonel destek ile tedavi edilebilir. Unutmayın, yardım istemek bir zayıflık değil, iyileşme yolunda güçlü bir adımdır.

Randevu Al

Panik Bozukluk

Panik Bozukluk Nedir?

Panik Bozukluk, toplumda çoğu zaman panik atak ile karıştırılır. Oysa panik atak, tek başına yaşanabilen ani korku nöbetleridir; Panik Bozukluk ise bu atakların tekrar etmesi, kişinin yaşamını kısıtlaması ve sürekli yeni ataklar yaşayacağına dair kaygı duyması ile tanımlanan bir anksiyete bozukluğudur. Genellikle genç erişkin yaşlarda (özellikle 25–35 yaş arası) başlar ve kadınlarda yaklaşık iki kat daha sık görülür.


Mitolojik Köken

“Panik” kelimesi, Yunan mitolojisindeki “Pan”dan gelmektedir. Pan, çobanların ve kırların tanrısı olarak bilinir; yarı insan yarı keçi formunda tasvir edilir. Mitolojide aniden ortaya çıkıp insanları ve hayvanları korkutmasıyla tanınır. Bu nedenle, günümüzde ani başlayan ve yoğun korkuyla seyreden bu klinik tabloya Panik Bozukluk adı verilmiştir.


Panik Atak Belirtileri

Panik atağın tipik özelliği, belirtilerin dakikalar içinde hızla şiddetlenmesidir. Aşağıdaki belirtilerden en az dört tanesinin aynı anda ortaya çıkması panik atağı düşündürür:

  • Çarpıntı, kalp atışlarında hızlanma
  • Terleme
  • Titreme veya sarsıntı
  • Nefes darlığı ya da boğulma hissi
  • Göğüs ağrısı ya da sıkışma
  • Bulantı veya karın ağrısı
  • Baş dönmesi, sersemlik ya da bayılma hissi
  • Derealizasyon (gerçeklik duygusunun kaybı) veya depersonalizasyon (bedenden ayrılma hissi)
  • Kontrolünü kaybedeceği ya da “delireceği” korkusu
  • Ölüm korkusu
  • Uyuşma, karıncalanma hissi
  • Üşüme ya da ateş basması

Belirtiler genellikle ilk 10 dakikada zirveye ulaşır, ardından yavaş yavaş azalır.


Panik Bozukluğun Gelişimi

Tekrarlayan ataklar sonucunda kişi günlük yaşamında kaçınma davranışları geliştirebilir. Kapalı alanlara girmemek, toplu taşıma kullanmamak, kalabalıklardan uzak durmak veya evden çıkamamak gibi davranışlar agorafobi olarak tanımlanır. Bu durum zamanla sosyal ve mesleki işlevselliği ciddi şekilde bozabilir.


Bilişsel-Davranışçı Açıklama

Bilişsel ve Davranışçı Psikoterapi kuramına göre, panik bozukluğu olan bireylerin bedensel tepkileri aslında normaldir. Sorun, bu belirtilerin yanlış ve felaketleştirici şekilde yorumlanmasından kaynaklanır.

Örneğin:

  • Normal bir kalp çarpıntısı → “Kalp krizi geçiriyorum” şeklinde yorumlanır.
  • Baş dönmesi → “Bayılacağım ve kontrolümü kaybedeceğim” düşüncesine yol açar.

Bu düşünce hataları atağı tetikler ve kısır döngü başlar.


Eşlik Eden Durumlar

Panik Bozukluğu uzun süre yaşayan kişilerde depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu ve somatizasyon bozukluğu da sıklıkla tabloya eşlik edebilir.


Tedavi

Panik Bozukluk, doğru tedavi ile yüksek oranda kontrol altına alınabilen bir rahatsızlıktır.

Yaşam Tarzı Düzenlemeleri: Düzenli uyku, alkol kısıtlaması, egzersiz gibi adımlar tedaviyi destekler.

Psikoterapi: En etkili yöntem Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)’dir. Yanlış düşünce kalıplarının fark edilmesi ve yeniden yapılandırılması ile belirtiler hızla azalır.

İlaç Tedavisi: Gerektiğinde antidepresanlar (özellikle SSRI’lar) tercih edilir. Bazı durumlarda kısa süreli olarak benzodiazepinler de kullanılabilir.

Randevu Al

Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Yaygın Anksiyete Bozukluğu: Tanım, Belirtiler ve Tedavi

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB), insanların günlük yaşamlarını etkileyen, sürekli bir endişe, gerilim ve gerginlik duygusuyla karakterize edilen bir ruh sağlığı bozukluğudur.

Aşırı endişe, kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkiler ve olağan yaşam etkinliklerini sürdürmesini engelleyebilir. YAB yaşayan kişiler her durumda en kötü olasılığı düşünür, kontrolün kendi ellerinde olmadığını kabullenmekte zorlanır ve çoğu zaman olumlu ihtimalleri göz ardı eder.

Endişe genellikle sağlık, aile, para veya iş gibi konulara odaklanır. Kontrol edilemez hale gelen bu kaygı hali en az 6 ay boyunca, neredeyse her gün ve gün boyu devam eder.


Görülme Sıklığı

YAB’ın yaşam boyu görülme sıklığı yaklaşık %5–6’dır. Yani her 100 kişiden 5–6’sı hayatlarının bir döneminde bu rahatsızlığı yaşayabilir.
Ayrıca YAB, yaşlılıkta en sık görülen anksiyete bozukluğu olarak bilinir.


Belirtiler

Yaygın Anksiyete Bozukluğu’nun tipik belirtileri şunlardır:

  • Sürekli endişe ve gerginlik hissi
  • Zihinde durmadan dolaşan kötümser düşünceler
  • Kas gerginliği ve huzursuzluk
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Dikkat dağınıklığı veya uyku sorunları
  • Fiziksel şikâyetler (baş ağrısı, mide rahatsızlığı vb.)
  • Anksiyete nedeniyle belirli durumlardan veya etkinliklerden kaçınma

YAB Nasıl Gelişir?

YAB genellikle çocukluk ve genç erişkinlik döneminde başlar, sinsi ve yavaş bir seyir gösterir. Belirtiler dönemsel olarak azalabilir veya alevlenebilir. Stresli yaşam olayları olduğunda şikâyetler genellikle artar.

Hastalığın oluşumunda şu faktörler rol oynar:

  • Kalıtsal etkenler
  • Beyin kimyasındaki değişiklikler
  • Kişilik özellikleri
  • Stresli yaşam olayları

Hastalar çoğu zaman yorgunluk, gerginlik, kas ağrısı ve baş ağrısı gibi bedensel şikâyetlerle psikiyatri dışı branşlara başvurur. Bu durum, doğru tanının konmasını ve tedavinin başlamasını geciktirebilir.


Tedavi Seçenekleri

1. Psikoterapi

2. İlaç Tedavisi

  • Antidepresanlar (SSRI, SNRI grubu) sıklıkla kullanılır.

3. Doğal Yöntemler

  • Yoga, meditasyon, nefes egzersizleri gibi stres azaltıcı teknikler faydalı olabilir.

4. Yaşam Tarzı Düzenlemeleri

  • Düzenli egzersiz
  • Sağlıklı beslenme
  • Yeterli uyku
  • Stres yönetimi becerileri

Sonuç

Yaygın Anksiyete Bozukluğu, bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen bir ruh sağlığı sorunudur. Ancak doğru tanı, uygun tedavi ve destekle belirtiler kontrol altına alınabilir.

Erken tanı ve tedavi, hem semptomların azalmasına hem de daha sağlıklı bir yaşam sürmeye yardımcı olur. Her durumda, profesyonel bir sağlık uzmanına başvurmak en doğru yaklaşımdır.

Randevu Al